Türkiye Afrika ve Doğu Akdeniz'de akıllıca hamleler yapıyor
Source: Haber7.com
Türkiye'nin 5. nesil savaş uçağı üreten ülkeler arasında yer almasını sağlayan milli gururumuz Kaan'ın gölgesinde kalan bir konu oldu Türkiye ile Somali arasındaki işbirliği anlaşması. Sürece biraz geriden bakalım birlikte.
Cumhurbaşkanı Erdoğan söz konusu anlaşmayı yıllar önce dillendirmişti aslında. Somali'nin deniz alanları için Türkiye'yi bölgeye davet ettiğini, Mogadişu yönetiminin Ankara ile anlaşmaya sıcak baktığını ifade etmişti.
O anlaşma artık resmi olarak yürürlüğe girdi. Türkiye önümüzdeki 10 yıl Somali karasularının güvenliğinden sorumlu olacak. Somali için yeni bir Deniz Kuvvetleri Komutanlığı oluşturulacak. Ayrıca Türk tersanelerinde üretilecek devriye-karakol botları ve savaş gemileri Somali ordusuna teslim edilecek. 500 milyar doları aşan potansiyeli ile zengin hidrokarbon yataklarına sahip Mogadişu yönetimi, Türkiye sayesinde güvenli hale getireceği karasularında enerji üretimi yapacak. Somali münhasır ekonomik bölgesinden elde edilecek ekonomik kaynaklar yine Somali ordusunun gelişiminde kullanılacak.
Somalililer anlaşmadan mutlu. Başbakan Hamza Abdi Barre "Müttefiksiz ve ağabeysiz kalmadık" dedi. Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud anlaşmayı "tarihi" olarak nitelendirdi. "Ulusumuzun güvenli ve müreffeh bir geleceğe doğru yolculuğunda yeni bir sayfa" ifadelerini kullandı.
ETİYOPYA İLE SOMALİ ARASINDAKİ KRİZ ANLAŞMAYI OLUMSUZ ETKİLER Mİ?
Eritre'nin bağımsızlığını kazanmasıyla denize kıyısı kalmayan Etiyopya ise bölge istikrarına zarar verebilecek bir hamlede bulundu. Somali'nin kuzeyindeki ayrılıkçı bölge Somaliland ile mutabakat zaptı imzaladı. Zapta göre Etiyopya, Somaliland'e deniz üssü kuracak ve ticari liman inşa edecek. Karşılığında da Somaliland'in bağımsızlığı tanınacak. Bu hamle Somali-Etiyopya hattında gerilimi yükseltti. Mogadişu yönetiminin haklı tepkisine BM, Afrika Birliği, Arap Birliği ile Türkiye, İngiltere ve ABD'den de destek geldi. Etiyopya kınandı, anlaşma reddedildi.
BİR ANLAŞMA DA CİBUTİ İLE
Somali ile yapılan anlaşmaya paralel olarak Cibuti ile de askeri işbirliği anlaşması imzalandı. Mehmetçik, Cibuti silahlı kuvvetlerine askeri eğitim verecek ve mali destek sağlayacak. Doğu ile Batı arasındaki uluslararası ticarette çok önemli bir yeri bulunan Babülmendep Boğazı, Cibuti ve Yemen arasında. Haritayı gözümüzün önüne getirdiğimizde Kızıldeniz, Aden Körfezi ve Basra Körfezi'nde Türk Donanmasının istikrarlı bir şekilde varlığını sürdürebileceği bir sürecin başladığını görüyoruz.
Türkiye dünya düzenine ayak uyduruyor. Afrika'daki satrançta hamlelerini cesurca oynamaktan çekinmiyor. Son 15 yılda Somali'den Orta Afrika'ya, Çad'dan Tanzanya'ya, Libya ve Cezayir'e birçok bölge ülkesi ile ilişkiler ilerletildi. Kazan-Kazan sistemine dayalı işbirlikleriyle hem Türkiye'nin hem de bölge ülkelerinin çıkarlarına projeler hayata geçirildi. Son atılan Somali ve Cibuti adımlarına, Türkiye-Pakistan işbirliğinin eklenmesi, Kızıldeniz-Aden-Basra üçgenini Karaçi vasıtasıyla, Hint Okyanusu'ndaki mevcudiyetle, pekala dörtgene dönüştürebilir.
TÜRKİYE'NİN VARLIĞI ABD'Yİ HAREKETE GEÇİRDİ
Gazze'deki soykırım bilindiği üzere Kızıldeniz'deki tansiyonu doruğa çıkardı. Dünya ticareti bölgedeki gerilim nedeniyle kriz yaşamakta. Bu durum, Türkiye'nin önümüzdeki süreçte üstleneceği rolü daha da önemli hale getiriyor. ABD merkezli Responsible Statecraft yazarları Samar el Bulushi ve Ahmed İbrahim'in kaleme aldığı analizde Türkiye'nin Afrika Boynuzu'nda güçlenen yeni aktörlerden olduğuna dikkat çekiliyor.
Özellikle Somali'de Amerikan etkisinin azalmasa da belirsizleştiği bir gerçek. Nitekim Washington yönetimi durumun farkında. Türkiye gibi yükselen bir gücü gözardı etmiyorlar. Somali ile 5 yeni askeri üssün açılmasına ilişkin anlaşma imzaladılar mesela. Elbette bu anlaşma ülkede varlığını sürdüren Eş Şebab terör örgütüyle mücadeleden çok nüfuz rekabeti ile ilgili. Sözün özü, bir takım çevrelerce dillendirilen Yemen'deki Husi varlığına ve tehdidine karşı ABD'nin güneydeki polisliğine kalkışmış bir Türkiye yok. Tam tersine sahada ve masada attığı adımlarla, Beyaz Saray'ı ekstra hamle yapmayan zorlayan bir Türkiye var. Bunun yansımalarını son olarak İsveç'te, NATO'da, F-16'larda da gördük.
YUNANİSTAN YİNE RAHATSIZ!
Türkiye ile Mısır arasında gerçekleşen yakınlaşma Yunanistan'ı kıskandırmış belli ki. Savunma Bakanı Nikos Dendias Kahire'ye seslendi. "Mısır her zaman bilmeli ki en öncelikli, samimi ve daimi dostları Yunanistan'dır." dedi. Yunanistan ile Mısır arasındaki anlaşmanın, Türkiye'nin Libya ile yaptığı anlaşmaya cevap niteliğinde olduğunu itiraf etti. Bir de Türkiye-Libya anlaşması için "absürt" nitelendirmesinde bulundu.
Yunan bakan korkularını açıkça ifade edip Kahire'ye "Ne olur Türkiye ile anlaşma yapmayın" diyemediğinden böyle cümleler sarf etti kısacası. Çünkü açıklamalar, Atina'nın sıkışmışlığını gözler önüne seriyor.
Yunanistan, Mısır ile yaptığı anlaşmayı Girit ve Rodos'un Mısır ile karşılıklı konumlandığını öne sürerek "Deniz Komşuluğu" teziyle temellendirmişti. Ancak Deniz hukukuna göre takımada devleti olmayan Yunanistan'ın böyle bir hakkı yok. Anakaraya birleşik halde bulunan ve "Deniz Komşuluğu" tezini öne sürebileceği tek adası Eğriboz. Statüyü karşılamasına rağmen Eğriboz adasının da Mısır'a bakan bir tarafı yok. Yani Yunanistan bu anlaşmada kendisi ile çelişiyor zaten.
Türkiye ile Mısır arasındaki deniz komşuluğu adalarla sağlanmıyor. Anakaralar birbirine bakıyor. Anlaşma imzalanmasının önünde engel yok. Mısır, Yunanistan ile yaptığı anlaşmayla kazandığı deniz sınırlarından çok daha fazlasını Türkiye ile yapacağı anlaşmayla kazanabilir. Yunanistan'ın endişesi de buradan geliyor. Mısır'ın uyuşmaz bir tavır almasından ve anlaşmayı feshedip Türkiye ile yeni bir anlaşma imzalamaya sıcak bakması ihtimalinden tedirgin oluyorlar. Çünkü önlerinde örnek de var. Arnavutluk ile Yunanistan arasında benzer bir anlaşma daha önce bozulmuştu.